25 Kasım 2012 Pazar

Evet farkındayım gerçekten iddialı bir liste oldu bu. En iyileri koyarken gerçektende zorlandığımı söylemek zorundayım.Gerçektende acayip şekilde çok ve kaliteli suç filmi varmış.Bazı filmleri diğer listelerimde kullandığım içn elemek zorunda kaldım.Kişisel listemdir.Sıralama karışıktır.
İyi seyirler...


Pulp Fiction [Ucuz Roman]

Bir Quentin Tarantino filmi... Sıradışı yönetmenden etkileyici bir film. Ayrıca filmin senaristliğini de gayet başarılı bir şekilde üstlenmiş. Yani tam anlamıyla bir Quentin Tarantino başyapıtıyla karşı karşıyayız. 
Suç dünyasının değişik karekterlerinin toplandığı bir film. Bazıları liderdir, bazıları işleri yürütenlerdir, bazıları dolandırıcıdır ve bazıları da kesinlikle bu dünya da talihsizdir kesinlikle tutunamaz. İşte bu karakterlerin yansıtıldığı eğlenceli bir film. Filmi izlerken şunu söyleyebilirim kesinlikle eğlendim. Hafif komedi unsurunun olması da güzeldi. Usta oyuncuların bir araya geldiği eski bir başyapıt. John Travolta ve Samuel L. Jackson harikaydı Bu filmi izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.




12 Angry Man [12 Kızgın Adam]

Sadece Küçücük Bir Oda ve 12 Adam İle İlk Filminizi Çekebilir Misiniz?Film başlar başlamaz, klastrofobik bir deneyim yaşayacağımın ipuçlarını almaya başladım; "Hayır lütfen bütün film bu ufacık salonda geçmesin, geçemez, mümkün değil dedim" ama mümkün olduğunu gördüm.Bir masa etrafında toplanmış 12 adamın öyküsünü tekrara girmeden nasıl anlatırsınız?
Ama Sidney Lumet bu büyük yükün altından başarıyla kalkmış.

Kesinlikle bir an olsun filmden kopmuyorsunuz. Siz de orda o adamlarla birlikte önünüzde duran zor kararı vermek için bir iç hesaplaşmaya giriyorsunuz.Filmin tek acemiliği bence, Jüri üyeleri karar vermek için çekilirken yargılanan çocuğa zoom yapılmasıydı. Çocuğun yaşacağına mı yoksa öleceğine mi karar vercek Jüri üyelerinin arkasında mahzun bakışı, yönetmenin kimin yanında olduğunu bariz şekilde ifşa ediyordu. Yani çocuğun masumluğu baştan örtük bir biçimde ilan ediliyordu.

Çocuğun karakteri hakkında hiçbir ipucu verilmeseydi, hatta masum değil de suçlu olabileceği ima edilseydi, Jüri salonundaki hesaplaşmalar çok daha gerilimli olurdu.




Godfather[Baba]

1972 yapımı bir başyapıttır efendim.Üç saat boyunca oyunculuk,yeraltı dünyası,ilişkiler hakkında ders veren filmdir.Sonrasında çekilen mafya filmlerine kaynaklık etmiştir.Marlon Brando başta olmak üzere diğer bütün oyunculuk döktürmüşlerdir film boyunca.The Godfather film müziğiyle de ayrı bir yerdedir.
Arşive konulası,dosta düşmana tavsiye edilesidir.





  Leon [Sevginin Gücü]

Jean Reno başlı başına yetiyor aslında bir filmi güzelleştirmek için. Bir de böyle bir senaryo,üstüne Gary Oldman gibi bir kalite ve küçücük olmasına rağmen yeteneğinden hiçbir şey eksik olmaya Natalie Portman eklenince insan anlamıyor o filmin nasıl bittiğini. Yıllardır replikleri her yerde dönüp duruyor zaten, o yüzden ne kadar anlamlı olduklarından bahsetmiyorum bile.Ama sadece replik değil bu işi bitiren,mimikler,bakışlar vs. her şeyden bolca mevcut.Benim için 10/10 'u hak eden bir film.

Jean Reno, zaten "Usta" lakabını en iyi şekilde taşıyan bir aktör. Gary Oldman kadar harika bir psikopat görmedim.Çok güzeldi, özellikle sonu.''Sanırım burada rahat edeceğiz Leon.''


The Usual Suspects [Olağan şüpheliler]

Bu film sinema tarihinde zekice kurgulanmış senaryonun en iyi örneklerinden biridir.Gerçek bir başyapıt.Kevin Spacey inin filminde konusunu anlatan şu sözü ise hafızalara kazınmıştır."The greatest trick the devil ever pulled, was convincing the world it didn't exist."




Departed [Köstebek]

Jack Nicholson ve Martin Scorsese gibi iki ustanın yaptığı işe laf yoktur.di caprio altta kalmamıştır.scorsese nin the aviator hayal kırıklığından sonra bizi 70 lerde çektiği filmlere almış götürmüş.gerçekten bir şaheser.oscar bayağı bir geç kaldı scorsese için.




Once Upon a Time In America [Bir Zamanlar Amerikada]

Bir Zamanlar Amerika”, Sergio Leone’nin son ve en önemli filmidir. Robert de Niro ve James Woods’un olağanüstü oyunları ve Leone’nin vazgeçilmez bestecisi Ennio Moriceno’nun unutulmaz müziğiyle, Amerika’nın belirli bir dönemine projektör tutan bu film, ne yazık ki çeşitli sebepler yüzünden hak ettiği övgüyü ve ödülü alamamıştır. Erkekler arasındaki arkadaşlığı ve suçlular alemindeki iktidar kavgalarını anlatan destansı bir gangster filmi.Unutulmaz sekans: Kız arkadaşına pasta alan çocuğun, kapının açılması beklerken dayanamayıp pastayı yediği sahne ve Dominik’in öldürüldüğü sahne.







Seven [Yedi]

Bir polisiye film nasıl yapılmalıdırın dersi veren bir filmdir. Bir cinayetin olay mahalinde saklı birlerde diğer cinayetin ipucunun bulunması fikri, Kevın Spacey'nin hayat verdeiği John Do karakteri ve özellikle Morgan Freeman'ın muhteşem oyunculuğu ve Brad Pitt'inde onlara ayak uydurması sonuçunda sinema tarihinin en iyi polisiye filmini ortaya çıkarmış. David Fincher'a bu filmden dolayı teşekkürler.





Road to Perdition [Azap Yolu]

Gangster filmlerinin donuk atmosferini fazlasıyla hissedeceğiniz baba-oğul ilişkisi odaklı bir roman uyarlaması. Bu tip adamlar fazlasıyla donuk kişiliklerdir. Donuk oldukları için mi kolayca insan öldürebiliyorlar, yoksa yakınlarını kaybettikleri için mi donuk kişiliklere sahip olduğu da bir tartışma konusu. Haliyle baba-oğul ilişkisinde sözcükler çok fazla yer almıyor. Yer aldıklarında ise sözcükler,bünyesindeki küçültme ekine inat büyüklenme edasındaydılar. Cümlelerdeki az ve özlüğü hikâyede de görebiliyoruz, ne eksik ne fazla bir anlatım biçimi denenmiş. Türünün iyi örnekleri arasına girmeyi başarmış bir yapım.



Lucky Number Slevin [Şanslı Slevin]

Filme yavaş giren normal gizem suç filmi bekliyoruz.Filmin ortalarına geldiğimizde filmin dozajı iyice arttırılmış olarak buluyoruz ve bağlanıyoruz.Mükemmel kurgu ve güzel bir son. Sahneler arası bağlantılar ve etkileyici replikler filme çok güzel serpiştirilmiş.Diyaloglar açısındanda gayet başarılı.Kadroya bakın üç efsane,lucy liu mükemmel kendisini gösterdi.Kill bill filmindeki rolünden çok daha iyi bir performans sergiledi.Ve bizim Slevin Soğukkanlı ve bir o kadarda esprili rol çıkarmış çok güzel oynamış.Türünün en iyi örneklerinden diyebiliriz
Tavsiye ederim.






Trainspotting

Senaryonun,kurgunun ve oyuncuların bir bütün olarak mükemmelleştirdiği,mesajını gerçekçi bir şekilde vermeyi başarabilen çok iyi bir film..



A History of Violence [Şiddetin  Tarihçesi]

Filmin ismine aldanıp da filmden hareket ya da şiddet bekleyenlere katılmıyorum. Filmi en güzel ifade eden iki sahne var. Filmin başında karı kocanın sevişme sahnesi ile filmin sonlarına doğru aynı karı kocanın sevişmesindeki nüans farkı her şeyi özetliyor. Hayatlarına giren şiddetin aralarındaki ilişkiyi bile nasıl kabalaştırdığını çok iyi anlatıyor. William Hurt ise kısa ama etkili performansı ile büyülüyor.



Lord of War [Savaş Tanrısı]

Savaşlardan kâr çıkaran bir silah tüccarını anlatan film, aslında savaşın zarardan başka hiçbir şey getirmediğini çok güzel vurguluyor. Oscar’lara aday bile olmayan film, bence hakettiği değeri bulmamış. Nicolas Cage’in ve Jared Leto’nun harika oyunculukları ve filmin sürekleyici kurgusu Olan bir film.



The Dark Knight [Kara Şövalye]

İyi ki sinema var! dedirten bir film. Daha açılış sahnesinde kendini belli eden, sinema duygusu tavan yapan ve sonraki dakikalarda karizmasından da sinematografisinin gücünden de temposundan da birşey kaybetmeyen; tam tersine her geçen dakika üstüne koyan bir şaheser. Üstelik Joker gibi sinema tarihinin en başarılı kötü adam kompozisyonunu da bünyesinde barındıran bir filme nasıl bir eleştiri getirilebilir, bilmiyorum. Sinemada seyredemediğim için binpişman olduğum filmlerden biri.
Tabikide bana göre son 10 yılın en iyi yönetmenin  Chiristopher Jonathan James Nolan ın imzası var bu filmde.


The Girl with the Dragon Tattoo [Ejderha Dövmeli Kız]

 Mükemmel bir kitaptı. Steven Zaillian başarılı kitap uyarlamaları gerçekleştiren bir senarist. David Fincher için söze ne hacet. Kitabın ruhunu ve atmosferini yansıtmayı kıyısından köşesinden yakalarsa, filmin başarılı olmaması için neden yok.. David Fincher abimiz bu işin altından da layığıyla kalkmakla kalmamış bayağı bir fark da atmış.İyi seyirler...



Scarface [Yaralı Yüz]

Al Pacino'nun neden Al Pacino olduğunun ispatı olan filmdir.Komunizmden,bir insanın iyiden kötüye geçişi,sıfırdan en tepeye çıkması,tekrar sıfıra dönmesidir.Yalnızlaşmanın,bir insanın elleriyle nasıl yalnızlaşacağının hikayesidir.
Arşive konulası,dosta düşmana tavsiye edilesidir.


Law Abiding Citizen [Adalet Peşinde]

Ailesine yapılan infazdan sonra adalet sisteminin boşluklarından yararlanıp gereken cezaları almayan suçluları ve buna sebep olan savcısından tut belediye başkanına kadar tüm herkesten kendi yöntemleriyle intikam almaya çalışan,bunun sonundada bir caniye dönüşen Clyde.Filmin senaryosu ve kurgusu çok başarılıydı.Bazı zamanlarda nasıl olur diye çok şaşırdığım asla aklımdan geçirmediğim sahneler oldu.Gerard Butler'in performansı yine en üst seviyedeydi.Çok beğendiğim filmlerden biri oldu.






Training Day[ İlk Gün]

Herşeyi Oscar'a bağlayan, tüm filmlerin Oscar'a yönelik yapıldığını zanneden zırvalamaların aksine, bu film size sokak ve polis çeteleşmesinin tüm gerçeklerini gösterecek. Ruh hastası kötü polisin yarattığı psikopatça ortamdan sıyrılıp çıkan, bir nevi ölümün eşiğinde eğitim gören bir iyi polisin hikayesi aslında bu. Her ne kadar başrol Denzel Washington olarak gözükse de. Özellikle son sekanslara dikkat. Müthiş bir gerilim ve sürükleyicilik dahil oluyor.

Ve şunu da hatırlatalım, her bir filmi izledikten sonra başka bir filmle eşleştirip orgazm olan gerzeklere aldanmayın. Sadece oturun ve izleyin.





 Rezervoir Dogs  [Rezervuar Köpekleri]

Muhteşem oyunculuk-muhteşem yönetmenlik-muhteşem senaryo ,imza Quentin Tarantino





  Catch Me if You Can [Sıkıysa Yakala]


FBI ajanları iz sürerek olağanüstü yetenekleri olan genç bir dolandırıcıyı yakalamaya çalışır. Pilot, doktor, savcı vekili kimliklerine bürünerek, 26 ülkede dolandırıcılığa karışan zor bir lokma vardır karşılarında.

Leo ve Tom'u aynı filmde izlemek güzeldi. Leo kariyerinin en sağlam ve rahat performanslarından birisini sergilemiş. Bu da bazı açılardan Frank'le ortak noktalarının olmasından dolayı.





  American Gangster [Amerikan Gansteri]

Siyah bir Amerikalı, 1970'lerde kendi mahallesinde "salyangoz" satmaya kalkışırsa ne olur? Ridley Scott'un bu suç-polisiye filmi, sizi mafya-uyuşturucu dünyasına götürecek ve sokaklarda dönen dolapların daha önce fazla tanık olmadığınız detaylarıyla tanıştıracak.
 Şu var ki bu filmi Marin Scorsese çekseydi ortaya çok dehşet birşey çıkabilirdi. Ama Scott yapınca ortalama bir film oluyor. İzledikten sonra hemen unutmuştum.





Heat [Büyük Hesaplaşma]

Heat gerçektende "hit" bi film.Michael Mann'in belkide en iyi & en çok özdeşleşmiş filmidir bana sorarsanız.Val Kilmer hayatının performansını bu filme adamış bi actordür.Al Pacino,Robert De Niro & Jon Voight'ide unutamam tabi ki.




City of God [Tanrıkent]

Mükemmel bir film Cidade de Deus(city of god). Gençlerin ve çocukların kendi kendilerine kurmuş oldukları suç, cinayet ve uyuşturucu imparatorluğu. Elinde silah olanın kral olduğu bir kent Tanrıkent.






Snatch [Kapışma]

Eğlenceli, komik, değişik bir film. Guy Ritchie'nin çıkış yaptığı Tarantinesk bir film. Kurgusu oldukça iyi. Brad Pitt kariyerinin en önemli performanslarından birisine imza atmış. Çingene rolünde döktürmüş. hem çok zevkli bir yapım hem de zekice yazılmış bir senaryoya sahip. finalineyse hayran kaldım.




Lock,Stock and Two Smoking Barrels [Ateşten Kalbe,Akıldan Dumana]

O kadar karakter ve olayı tek noktada birleştirmek gerçektende zor iş, ancak Guy Ritchie çok başarılı bir şekilde bunu yapmış.





Devam Edin