Yann Martel'in en çok satan, aynı adlı
romanından uyarlanan film, bir hayvan bakıcısı ve genç oğlunu merkezine alan
sihirli bir macera öyküsü.
Pi’nin yaşamı üç kitaptan oluşmakta. Birinci kitapta Pi’nin
Tanrıyı arayışı ve kendisine verilen Pi isminin nereden geldiği anlatılmakta.
İkici kitapta gemi kazası ve hayvanlarla birlikte hayatta kalma mücadelesi
anlatılır. Son kitapta ise Pi’nin
hayatta kalma mücadelesi iki farklı hikâyeyle anlatılır. Yönetmenimiz Ang Lee
bu üç kitabı 127 dakika da bizlere anlatmaya çalışmış. Bu anlatımı doğanın
eşsiz güzellikleriyle ve canlıların yaşamıyla süslemiş. Yetmemiş çekimleri
efektleriyle zenginleştirmiş. Sonunu da bizlere bırakmış.
Film hakkında ise şöyle bahsedebilrim.Hindistan’da hayvanat
bahçesinin sahibi olan Patel ailesi buradaki hayatlarını sonlandırıp Kanada’ya
gitmeye karar vermiştir. Ama yolculuk onlar için hiç de kolay olmayacaktır.
Hayvanat bahçesindeki hayvanları ve Patel ailesini taşıyan yük gemisi bir
fırtına dolayısıyla Pasifik Okyanusu’nda dramatik bir şekilde batar. Ailenin
küçük çocuğu Piscine bu fırtınadan kurtulabilmeyi başarmış ve kendi başının
çaresine bakmak zorunda kalmıştır. Bir can kurtaran filikasında sırtlan, zebra,
orangutan, Richard Parker adında bir de Bengal Kaplanı bulunmaktadır.
Pi her şeye rağmen hayatta kalma savaşı verir ve Richard Parker’la filikada yalnız kalır. Kaplana yem olmamak için ciddi yaşam savaşları veren Pi, bu savaşı kazanabilecek midir?
Görsel bakımdan çok zengin bir film olduğunu söyleyeyim. İzlerken her şeyi bir kenara bırakıyorsunuz ve Pi ile empati kurmaya başlıyorsunuz. Onunla birlikte aç susuz kalıyor onunla birlikte adeta nefes alıp veriyorsunuz. Başlarda kendi hayatından kesitler sunan ve hikayesini bir başkasına anlatan Pi, geminin batmasıyla birlikte filmin sürükleyiciliğini arttırıyor. Bu sürükleyicilik filmin bitmesine az bir zaman kalana dek devam ediyor.
Özellikle sonlarına doğru realizmin, gerçekliğin ön plana çıktığı sahneler yansıtılıyor. Gerek üzüldüğümüz gerek sevindiğimiz bir karmaşıklık bizi sarıyor.11 dalda oscara aday olan filmimiz görsellik açısından ödül almazsa şaşırtıcı olur.Görselliği bol, izlemesi keyifli, her dakikası düşündürücü bir yapım arıyorsanız tam size göre, iyi seyirler…
Pi her şeye rağmen hayatta kalma savaşı verir ve Richard Parker’la filikada yalnız kalır. Kaplana yem olmamak için ciddi yaşam savaşları veren Pi, bu savaşı kazanabilecek midir?
Görsel bakımdan çok zengin bir film olduğunu söyleyeyim. İzlerken her şeyi bir kenara bırakıyorsunuz ve Pi ile empati kurmaya başlıyorsunuz. Onunla birlikte aç susuz kalıyor onunla birlikte adeta nefes alıp veriyorsunuz. Başlarda kendi hayatından kesitler sunan ve hikayesini bir başkasına anlatan Pi, geminin batmasıyla birlikte filmin sürükleyiciliğini arttırıyor. Bu sürükleyicilik filmin bitmesine az bir zaman kalana dek devam ediyor.
Özellikle sonlarına doğru realizmin, gerçekliğin ön plana çıktığı sahneler yansıtılıyor. Gerek üzüldüğümüz gerek sevindiğimiz bir karmaşıklık bizi sarıyor.11 dalda oscara aday olan filmimiz görsellik açısından ödül almazsa şaşırtıcı olur.Görselliği bol, izlemesi keyifli, her dakikası düşündürücü bir yapım arıyorsanız tam size göre, iyi seyirler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder