30 Ekim 2014 Perşembe


Belkide filmlerin en önemli olayı açılış (bazen de kapanış) sekanslarıdır. Bir filmin açılış sekansı eğer iyiyse  sinema izleyicisi filmin ilerleyen sahnelerinde ne tür şeyler olabileceği hakkında az çok fikir sahibi olmakla birlikte mekanlarla karakterler arasında da bağlar kurabilecektir. Bir nevi vitrin olan bu sekanslar izleyicelere ilk tepkiyi olumlu veya olumsuz bir şekilde empoze eder.Listeyi oluşturmak epey bir zor oldu, daha nice film vardı ama ben bunları tercih ettim.Buyrun listeye. 



10Jaws [Denizin Dişleri](1975)
Şöyle diyebilrizki günümüzdeki Katil Köpekbalığı temalı korku filmlerinin babası. Fakat hiçbirisi bunun kadar güzel ve akıcı olmamıştır. Bugünün efektleriyle boy ölçüşen film, giriş sekansıyla bizlere hala sudan biraz olsada korkmıza neden olacak sebepler sunuyor.



9.Citizen Kane[Yurttaş Kane](1941)
Yıl 1941, ve de Orson Welles, Amerikan Film Enstitüsü tarafından tüm zamanların en iyi Amerikan filmi ve İngiliz Film Enstitüsü tarafından yapılan ankette tüm zamanların en iyi filmi seçilecek olan Yurttaş Kane'i izleyicilere sunar.Filmin açılışının etkisi sırrını asla kaybetmezken, geri kalanı için bize büyük bir gizem sunuyor.



8.Dark Knight[Kara Şövalye](2008)
Heath Ledger ın joker karakteriyle harikalar yarattığı çekilen en iyi batman filmi diyebiliriz. Daha açılış sahnesinde kendini belli eden, sinema duygusu tavan yapan ve sonraki dakikalarda karizmasından da sinematografisinin gücünden de temposundan da birşey kaybetmeyen; tam tersine her geçen dakika üstüne koyan bir şaheser.



7.Inglourious Basterds[Soysuzlar Çetesi](2008)
2. Dünya Savaşı'nda ki Nazi - Yahudi arasında geçen olaylara farklı bir pencereden bakan Tarantino diğer filmlerden bilindik savaş sahneleri oluşturulmadığı enfes bir yapım.Film fransız bir çifçi ve nazi subayı olan Hans Landa (Christoph Waltz) arasındaki yaklaşık 20 dakikalık konuşmadan ibaret olmasına rağmen gerçekten sinemanın en dokunaklı,gerilimli ve etkileyici sahnelerinden biri.Waltz burdaki enfes oyunculuğuyla ilk oscarını kucaklamıştı.



6.Lord of War[Savaş Tanrısı](2006)
Silah endüstrisinin ve ticaretinin dünyayı nasıl şekillendirdiğini ve dünya üzerindeki etkilerini anlatan müthiş bir film.Girişteki bir mermin yaşamı şeklinde tasvir edilen olayda mükemmel derecede işlenmiş.



5.8 ½[Sekiz Buçuk](1963)
Belkide Fellini'nin tüm hünerini konuşturduğu bir film denilebilir. Fellininin kendi ifadesine göre filmin adının sekiz buçuk olma sebebi o zamana kadar yedi buçuk film çekmiş olması ve bununla sekiz buçuk olacağıdır.Film 3 dakikalık enteresan giriş bölümüyle en iyiler arasında olmayı hak ediyor.



4.The Godfather[Baba](1972)

''Ben Amerika'ya inanıyorum'' cümlesiyle başlayan bu filmi izledikten sonra tabiri caizse hayatlarımız değişti. Kült kelimesi sanki bu film için icad edilmiş. Marlon Brando, duruşu bakışı ve elini dudağına götürdüğü hareket. Alın size taklit edilecek güzel birşey.



3.Once Upon A Time In West[Bir Zamanlar Batıda](1968)
Bir dönemin en meşhur ve popüler yapımları western türündeydi.Hangi birimiz babasıyla birlikte pazar günü trt1 deki western filmlerini izlemedikki. İşte o western filmlerinin belkide en iyisi.Sergio Leone nin başyapıtı. Filmin ilk 12 dakikalık açılış sekansı bizlere tarifsiz bir haz sunuyor. Siz iyisi mi mükemmel açılış sahnesiyle başlayıp bütün filmi izleyin.



2.2001: A Space Odyssey[2001: Uzay Macerası](1968)
"2001: A Space Odyssey"  in açılış sahnesi  için kullanılan müzik muhtemelen dünyanın en çok tanınan film müziğidir. Kubrick in diyalog olmadan yaklaşık 2 dakika boyunca izlettiği giriş kendine güvenini adeta ortaya koyuyor.Zifiri karanlığa eşlik eden bu müzik biz seyirciğe çalınır. Evrim teorisini bize sunmaya çalışan kubrick efsanesini , herşey karanlıkta başladı diyerekten bir girizgah yapıyor.
 Kısa bir dipnottda geçmek istiyorum. James Cameron’ın sinema tutkusunun kökeninde 15 yaşındayken seyrettiği ve hayran olduğu bir filmmiş.Cameron bu filmi o yaşta Kubrick’in yaptığı özel efektlerin sırrını çözmek için tam on kez seyretmiş. O yıllarda bu efektlerin yapılması gerçekten büyük bir iş.


1.Apocalypse Now[Kıyamet](1978)

Bir helikopter, sarı duman ve Jim Morrison akıldan çıkmayan sesi, yani "Apocalypse Now"  başlyor demektir.Filmin açılış sahnesi o kadar ünlüki bazı kitlelere göre tüm zamanların en iyi açlış sahnesi.Bir Cappola şaheseri.
Devam Edin

21 Ekim 2014 Salı




Yönetmen koltuğunda kariyerinde  "Once"  gibi harikulade bir iş olan John Carney  olan Begin Again müzikleriyler öne çıkan bir dram filmi. Filmde başarılı bir şarkıcının (Gretta-Keira Knightley) bir erkeğe âşık olması sonucunda kariyerini mahvetmesi ve daha sonra dibe vurmuş bir yapımcıyla (Dan-Mark Ruffalo) şans eseri tanışarak kaderine meydan okuyacaktır....Öncelikle şunu belirtmeliyimki filmin yapım aşamasında başrol için Scarlett Johansson düşünülüyordu, ancak daha sonra kendisi bu projeden çekildi.

İlk olarak Toronto Film Festivali'nde Can a Song Save Your Life adıyla gösterilen film, üzerinden 1 sene geçtikten sonra Begin Again ismiyle vizyona girmişti.
Öncelikle film bir başarı hikayesini ele alıyor.Kariyerinde dibe çökmüş bir yapımcıyla,erkek arkadaşı bir rock yıldızı olan kızın aldatılmasıyla birlikte başına kalması ve tesadüfen bi barda karşılaşmaları.Bu karşılaşmayla birlikte dibe vurmuş yapımcımız Gretta daki potansiyeli görüyor.Birlikte daha once denenmemiş güzel müziklerle dolu olan bir projeye imza atıyorlar ve kariyerleri yukarıya dopru bir ivmeyle yükseliyor. Dibe vuruş biranda kendini başarıya bırakıyor ve mutlu sona doğru bir yol alıyor diyebiliriz. Bunların dışında filmde tabikide müzikler çok ön planda tutulmuş.Müzik performansları çok enfes doğrusu.Bu arada Keira Knigtley hiç bilmediğimiz muhteşem sesiyle kulaklarımızın pasını adeta siliyor süpürüyor.



Kurguyu ele alıcak olursak.Kısa flashbacklerle güzel işler çıkartılmış doğrusu.Benim hoşuma gitti. Geri dönüşlerle desteklenen hikaye bize aslında kısa bir özet geçiyor. Filmimizde eksiklik ise negative karakterlerin oluşu ama ön planda olan bir kötü karakterimizin olamyışı diyebiliriz.Begin Again bir klişe film olmasına karşın güzel tasarlanmış hikayesiyle, işleyişiyle ve tabiki müzikleriyle tarifsiz duygulara götürüyor.Once dan sonraki 2. Müzikal deneyimi olan yönetmen bu filmdede güzel işlere imza atmış.İzlerken zevk aldığım Begin Again yılın iyi yapımlardan biri olmayı haketmiş.İyi seyirler. 


Begin Again (2013) on IMDb
Devam Edin

15 Ekim 2014 Çarşamba


Bu yıl bir rekor kırılarak Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday adayı olan filmler  83'e ulaştı.Ülkemizden Kış Uykusunun aday gösterildiği listenin tamamı şu şekilde:
Afganistan, A Few Cubic Meters of Love, Jamshid Mahmoudi
Almanya, Beloved Sisters, Dominik Graf
Arjantin, Wild Tales, Damian Szifron
Avustralya, Charlie’s Country, Rolf de Heer
Avusturya, The Dark Valley, Andreas Prochaska
Azerbaycan, Nabat, Elchin Musaoglu
Bangladeş, Glow of the Firefly, Khalid Mahmud Mithu
Belçika, Two Days, One Night, Jean-Pierre & Luc Dardenne
Birleşik Krallık (İngiltere), Uzun Yol, Nihat Seven
Bolivya, Olvidados, Carlos Bolado
Bosna Hersek, With Mom, Faruk Loncarevic
Brezilya, The Way He Looks, Daniel Ribeiro
Bulgaristan, Bulgarian Rhapsody, Ivan Nitchev
Çek Cumhuriyeti, Fair Play, Andrea Sedláčková
Çin, The Nightingale, Philippe Muyl
Danimarka, Sorrow and Joy, Nils Malmros
Dominik Cumhuriyeti, Cristo Rey, Leticia Tonos
Ekvador, Silence in Dreamland, Tito Molina
Endonezya, Soekarno, Hanung Bramantyo
Estonya, Tangerines, Zaza Urushadze
Etiyopya, Difret, Zeresenay Berhane Mehari
Fas, The Red Moon, Hassan Benjelloun
Filipinler,  Norte, the End of History, Lav Diaz
Filistin, Eyes of a Thief, Najwa Najjar
Finlandiya, Concrete Night, Pirjo Honkasalo
Fransa, Saint Laurent, Bertrand Bonello
Gürcistan, Corn Island, Giorgi Ovashvili
Güney Afrika, Elelwani, Ntshavheni wa Luruli
Güney Kore, Sea Fog, Shim Sung-bo
Hırvatistan, Cowboys, Tomislav Mršić
Hindistan, Liar’s Dice, Geetu Mohandas
Hollanda, Accused, Paula van der Oest
Hong Kong, The Golden Era, Ann Hui
Irak, Mardan, Batin Ghobadi
İran, Today, Reza Mirkarimi
İrlanda, The Gift, Tom Collins
İspanya,  Living Is Easy with Eyes Closed, David Trueba
İsrail, Gett, the Trial of Viviane Amsalem, Shlomi Elkabetz & Ronit Elkabetz
İsveç, Force Majeure, Ruben Östlund
İsviçre, The Circle, Stefan Haupt
İtalya, Human Capital, Paolo Virzi
İzlanda, Life in a Fishbowl, Baldvin Zophoniasson
Japonya, The Light Shines Only There, Mipo Oh
Kanada, Mommy, Xavier Dolan
Karadağ, The Boys from Marx and Engels Street, Nikola Vukčević
Kırgızistan, Kurmanjan Datka: Queen of the Mountains, Sadyk Sher-Niyaz
Kolombiya, Mateo, Maria Gamboa
Kosta Rika, Princesas Rojas, Leticia Astonga
Kosova, Three Windows and a Hanging, Isa Qosja
Küba, Behaviour, Ernesto Daranas
Litvanya, The Gambler, Ignas Jonynas
Letonya, Rocks in My Pockets, Signe Baumane
Lübnan, Ghadi, Amin Dora
Lüksemburg, Never Die Young, Pol Cruchten
Macaristan, White God, Kornél Mundruczó
Makedonya, To the Hilt, Stole Popov
Malta, Simshar, Rebecca Cremona
Meksika, Cantinflas, Sebastian del Amo
Mısır, Factory Girl, Mohamed Khan
Moldova, The Unsaved, Igor Cobileanski
Moritanya, Timbuktu, Abderrahmane Sissako
Nepal, Jhola, Yadavkumar Bhattarai
Norveç, 1001 Grams, Bent Hamer
Pakistan, Dukhtar, Afia Nathaniel
Panama, Invasion, Abner Benaim
Peru, The Gospel of the Flesh, Eduardo Mendoza de Echave
Polonya, Ida, Paweł Pawlikowski 
Portekiz, What Now? Remind Me, Joaquim Pinto
Romanya, The Japanese Dog, Tudor Cristian Jurgiu
Rusya, Leviathan, Andrey Zvyagintsev
Sırbistan, See You in Montevideo, Dragan Bjelogrlic
Singapur, My Beloved Dearest,  Sanif Olek
Slovakya, A Step Into the Darkness, Miloslav Luther
Slovenya, Seduce Me, Marko Šantić
Şili, To Kill a Man, Alejandro Fernández Almendras
Tayland, Teacher’s Diary, Nithiwat Tharatorn
Tayvan - Ice Poison, Midi Z
Türkiye, Kış Uykusu, Nuri Bilge Ceylan 
Ukrayna, The Guide, Oles Sanin
Uruguay, Mr. Kaplan, Álvaro Brechner
Venezuela, The Liberator, Alberto Arvelo
Yeni Zelanda, The Dead Lands (Hautoa), Toa Fraser
Yunanistan, Little England, Pantelis Voulgaris
Devam Edin

3 Ekim 2014 Cuma



Yarının Sınırında (Edge of Tomorrow)’nın destansı aksiyonu, yeryüzündeki herhangi bir askeri birim tarafından alt edilmesi mümkün olmayan bir uzaylı ırkının yakın bir gelecekte Dünya’ya yaptığı acımasız saldırıyı konu alıyor.Yönetmenlik koltuğunda bourne serilerininin prodüktörlüğünü ve aynı zamanda ilk filminide yöneten Doug liman yer alıyor.
Baş rollerini Tom Cruise (Bill Cage) ve Emily Blunt’ın paylaştığı bilim-kurgu, aksiyon türündeki film bizlere, diğer “izle-unut uzaylı istilası filmleri”nden çok daha başka bir tecrübe ve heyecan sunuyor. Uzaylıların dünyaya saldırması üzerine dünyadaki ordular birleşir ve uzaylılara karşı savaşmaya başlar. Bill Cage, hiç savaşmamış tecrübesiz bir kumandandır ve kendisine intihar görevi verilir. Daha ilk hamlede öldürülen Cage, dirilip tekrar dünyaya gelir ve kendisini sürekli ölüp dirildiği bir zaman döngüsünün içinde bulur. Bu sayede sürekli aynı gün içerisinde dirilip geri dönerek her seferinde daha güçlü bir şekilde mücadele edecektir. 


Ölmek, dirilmek yada günü tekrardan yaşamak deyince çoğu insan saçma bir filmden bahsettiğinizi düşünebilir. Ancak bir şeyi saçma yani mantık dışı yapan belirli kuralların dışına çıkmasıdır. Yarının Sınırında senaryo ve hikaye bakımından kendi kurallarını koyuyor ve kesinlikle bu kuralların dışına çıkmıyor. Her ne kadar değişik ve alışıla geldiğin dışında bir olay ve olay örgüsüne sahip olsa da kendi içerisinde son derece mantıklı, gerçekçi, yenilikçi ve bir o kadar kaliteli bir film.



Matrix veyahut Yaşam Şifresi gibi filmlerden ilham alındığı ne anlaşılan ancak filmi izleyince bunların herhangi olumsuz bir etkisi yok. Bu filmde Blunt da Tom da iyi oyunculuk çıkarmış. Son yıllarda  Tom sürekli bilim-Kurgu filmlerinde boy gösteriyor ama çoğu vasat diyebileceğimiz  film oluyordu. Uzun zaman sonra ilk defa bunun dışına çıkarak gerçekten güzel bir film ortaya çıkmış.





  Edge of Tomorrow (2014) on IMDb
Devam Edin